VAKA RAPORU

Teşhis: Beyin tümörü (ependymoma) - SD

19 yaşında bir kadına 1979 senesinde İstanbul Üniversitesi Çapa Tıp Fakültesi'nde (İÜÇTF) beyin tümörü (epandimom) teşhisi konur ve ameliyat ile beyindeki tümör çıkartılır.

1981 yılında baş ağrıları olur. Yapılan tetkikte tümörün nüksettiği görülür, aynı klinikte (İÜÇTF) tekrar ameliyat olur. Ameliyat sonrası baş ağrısı geçer. 2. ameliyattan sonra psikoz teşhisi ile 3 ay tedavi görür, ara sıra epilepsi şeklinde krizler gelir.

1984 yılı Kasım ayında baş ağrısı, unutkanlık ve kusmalar başlar. Çekilen tomografide nüks tümör görülmesi üzerine 29 Kasım 1984'te tetkik ve tedavi için İÜÇTF'ye yine yatırılır. Sol parietalde eski ameliyat yerinde kraniotomi yapılır, nükseden tümör tekrar çıkartılır. Histopatolojik tetkik eski epandimom teşhisini onaylar. Hasta 10 Aralık 1984'te taburcu edilir ( Ek SD0 ).

1985 yılının Haziran ayında halsizlik ve hafıza zayıflaması şikayetleri ile tekrar İÜÇTF'ye müracaat eder. 10 Temmuz 1985'te beyin tomografisi (B.T.) çekilir ( Ek SD1 ). Tekrar nüks görülmesi üzerine radyoterapi tavsiye edilir. Radyoterapiden fayda görmez, şikayetleri devam ettiği gibi, kapsamına yüzü de alan sağ hemiparesis (4/5) olur. 2 Eylül 1985'te yeniden çekilen B.T.'de; nüks epandimom tümörün sol arka ventrikülde sağ tarafa enfiltre olduğu ve hidrosefali görülür ( Ek SD2 ). İÜÇTF Nöroşirürji Kliniği'nde; tümör inopere kabul edilir, tümöre yönelik müdahele düşünülmez, ancak hidrosefaliyi rahatlatmak için ventricülo-peritoneal şant uygulamaya karar verilir. Şant yerleştirilir, hidrosefalide ve sağ hemiparesisde hafif bir azalma sağlanır. Hasta 18 Eylül 1985'te salah ile taburcu edilir ( Ek SD3 ).

Hasta 10 Ekim 1985 tarihinde Dr. Özel'e getirildi. Genel durumu çok düşkündü. Sedyede taşınıyordu. Kol ve bacaklarının zayıflığından ayağa kalkamıyordu. Uyanık gözükmesine rağmen şuuru yerinde değildi, etrafı ile iletişimi yoktu. Sorulara cevap veremiyordu. Tansiyon arteriyel 80/55mm Hg, nabız 140/dak idi. Vücut ısısı 36.1o C idi. 0.3mL NOI vücut ısısını 38.4o C'ye yükseltti. Haftada altı gün; günde 0.3mL NOI vurulması, dozu ateşe göre ayarlaması tavsiye edildi.

Dr. Özel hastayı 5 Ocak 1986'da evinde muayene etti. Hastanın genel durumu oldukça düzelmişti. Bacak ve kollarındaki güçsüzlük ve şuursuzluk hali geçmişti. Etrafında olan bitenin farkında idi. Başkalarının yardımı ile yürüyebiliyordu. Kendi ihtiyaçlarını kendi giderebilir olmuştu. Tansiyon arteriel 110/65mm Hg, nabız 80/dak idi. N.O. tedavisine devam etmesi tavsiye edildi.

10 Nisan 1986'da hasta yanında 5 Nisan 1986 tarihinde çekilmiş olan B.T. ile Dr. Özel'in muayenehanesine kontrole geldi. Kendi kendine yürüyordu. Konuşması ve iletişimi normaldi. Ekim ayında Dr. Özel'in muayenehanesine gelişini hatırlamıyordu. B.T. tümörde ciddiye şayan bir gerileme gösteriyordu ( Ek SD4 ). 0.3mL NOI'den sonra ateşler hala 37.5o C'ye çıkıyordu, hastaya N.O. tedavisine aynen devam etmesi tavsiye edildi.

NOI'den sonra ateş çıkmaz olunca, 2 Mayıs 1986'da hasta; üç ay süre ile iki günde bir 0.3mL NOI, sonraki üç ay süre ile üç günde bir 0.3mL NOI vurulması tavsiye edilerek idame tedavisi gördü. Bu süre sonunda N.O. tedavisi kesildi.

13 Aralık 1986'da çekilen kontrol B.T.'sinde nüks tümöral lezyon olmadığı görüldü ( Ek SD5 ).

22 Mayıs 1987'de, kopyası elimizde olmadığından buraya koyamadığımız, bir kontrol B.T.'si çekilir. Raporunda "13 Aralık 1986 tarihli B.T. ile kıyaslandığında değişiklik yoktur" denilir.

Kontrol gayesi ile 24 Mayıs 1998'de manyetik rezonans görüntüleri (MRI) çekilir. Serebellar veya serebral atrofi, epandimoma ait bulgu bulunamaz ( Ek SD6 ).

2006 yılında hasta remisyonda idi ve yaşantısını normal olarak sürdürüyordu.